Ertesi gün ise Akdeniz Motosiklet Klubunden arkadasimiz Ertunç, Ege turuna çikarken bir gece bizim otelde kalmisti. Sabah Ertunç'un rotalari uzerine sohbet ederken eşime dedim ki biz de yarin gidelim mi?
Hotel 212 Olympos'ta... |
Nereye sorusu bizi butun gece uyutmadi tabiki... Bunca yoğunluğun arasinda isleri birakip gitmek, hem de sezonun tam ortasinda... falan derken, ertesi sabaha karsi cantalarimiz hazirdi. Plansiz, rotasiz olmayi seviyorduk ikimizde. Motorun bakimi icin 1 gun Antalya'da kalip ertesi sabah yola devam edecektik.
Balayi icin Guneydogu'ya karar verdigimizi duyan motorcu arkadaslarimizdan tepkiler aldik once. Çünkü iki motorcu arkadasimizin Sanliurfa'da katledilmesinin uzerinden daha 1-2 ay gecmisti.
Bakimlar yapildi ve sabah 05.30 gibi gazladik Mersin'e. Ilk duragimiz Seydisehir'e 30 km kala Zirve Dinlenme tesisi. Garsonla sohbet ederken tesisin hemen arkasinda dağ yollarindan Karaman'a giden alternatif bir yol oldugunu öğrendik. Çam ve sedir agaclarinin muhtesem kokulariyla Karaman'a geldik. Opet'te cay molasinin ardindan Mersin'e dogru devam ettik. Mut Silifke arasinda ki yol calismasi bizi çildirtti. Micir toz duman kamyonlar derken küfrede küfrede Narlikuyu'ya geldik. Ilk duragimiz Cennet ile Cehennem mağaralariydi.
Cehennem Girisi |
Yetmiş metre derinliğindeki Cennet çukuru, antik dönemden beri yaşam alanı olarak kullanılıyor ve merdivenle içine kadar inebilmek mümkün. Bir kısmı onarılan 452 basamağın sonunda, büyük bir mağara ve küçük bir kilise yer alıyor. Oldukça soğuk mağaranın içindeki akarsu, yeraltından Narlıkuyu’ya ulaşarak denize kavuşuyor. İçi fresklerle kaplı kilisenin giriş kapısının üzerindeki kitabe, yapının 5. Paulus tarafından Meryem Ana’ya adandığını belirtiyor. Cennet çöküğünün kuzeyinde bulunan Cehennem Mağarası’nın etrafı, dik duvarları nedeniyle parmaklıklarla çevrelenmiş ve içine inmek imkânsız. Mitolojiye göre Tanrılar Tanrısı Zeus, alev kusan yüz başlı ejderha Typhon’u yenip Etna Yanardağı’nın altına sonsuza dek gizlemeden önce Cehennem Mağarası’nda hapsetmiş. 128 metre derinliğindeki obruğun sanki söylenceyle örtüşür gibi ürkütücü bir görüntüsü var.
Biz işin aciksi yalnizca Cehennem'i gorduk. Agustos sicaginda metrelerce merdiven inip cikmak hic de cazip gelmedi. Niyetimiz Mersin'de hizlica bir tantuni yiyip Adana'ya dostlarimizin yanina aksam olmadan varmakti. Bu arada yazmadan edemeyecegim. Erdemli Mersin arasi denizi bu kadar heba eden baska bir cografya yoktur sanirim. Devasa apartmanlar denizin dibine siralanmis, caddelerde kamyon şambrelleriyle kosusturan cocuklar, mangallar, cizgili pijamalar oyy anam oy eglenceye gel :)
Tantunici Salih Usta |
Mersin'de iyi bir tantunici bulundu. Gecekten cok lezzetliydi. Fiyatlar makul. Saniyorum lavas durum 7.5 TL gibi bir rakamdi. Elbet Mersin'de gorulecek yerler vardi ama oncelik bu sefer ışığın kaynaği doğuydu...
Ve meşhur Adana'ya ulastik. Dostlarimiz Ümit ve Ezgi bizi karsiladilar. Çantalari eve attigimiz gibi soluğu Adana Kebapçisinda aldik.
Uzun zamandir görusmediğimizden Ümit paraya kiymis ve bizi Adana'nin en guzel manzali kebapcilarindan birine getirmis. Fiyatlarin biraz yuksek oldugunu tahmin ediyorum zira hesabi Ümit halletti :)) Ama tavsiye listemdedir.
Adres Karslı Mah. 82046 Sk. No:3 Çukurova / Adana / Türkiye
Telefon 0 322 215 00 00 - 231 24 04
"Bu arada benim favori salaş mekanlarima dönuste ugrayacagimizin garantisini de aldim tabi."
Dönüs rotamizda tekrar Adana'da konaklayacagimiz icin ilk geceyi dostlarimizla hasret gidermeye ayiriyoruz.
Sabah sanki asıl yolculuk basliyor gibiydi...
Meşhur Kazim Bufe |
Sabah kahvaltisini Ekşi Sözlüğe bile malzeme olmus 'Kazim Büfe'de' yapalim diyoruz. Sabahin ilk isiklariyla Seyhan Nehrinin kiyisindan keyifli bir kisa sürüş yaparak Kazim Büfe'ye variyoruz. Sütü hayatimda ilk kez 'Gezi Direnişinde' yüzüne sürmüsş ve kusmuş biri olarak, muzlu süt kavrami imkansiz gibi gelse de deniyor ve hayran kaliyorum. Ayrica enteresan olan 1 muzlu süt söylediğin zaman 1.5 geliyor :)) Mutlaka denemenizi tavsiye ederiz!
ADRES
CEMALPAŞA MAH.TOROS CAD. BAHADIR APT. NO:34/B
SEYHAN / ADANA
SEYHAN / ADANA
- Tel : +90 322 458 2946
- Email: info@kazimbufe.com.tr
Ve nihayet Medeniyetler Şehrindeydik...
-Yahu ayip, ayiipppp
-aaaa Alii, nerden ciktin sen?
-Oglum böylemi karsilasacagiz?
-Vallahi arayacaktim ama dur daha bismillah, 10 dk oldu geleli :))))) diye gider...
Israrli çabalarina rağmen biz otelde kalmayi tercih ettik. Bizi neredeyse Antakya'nin en kisilikli oteline götürdü. Eski Fransizlardan kalma tarihi bir ButikOtel. Liwan Hotel... Sonradan ögreniyoruz ki Uğur Ertekin'in ve bazi motorcularin konakladiği bir nokta. Sicak bir karşilama, motorcu indirimi (Oda kahvalti 2 kisi 150TL) derken artik biraz dinlenmeli...
Yarim saat kestirme sonrasi sokaklara vurduk kendimizi. Camiler, kiliseler, eski yapilar, daracik sokaklar, künefeler, biberli ekmek ve dahasi... Muhteşem bir yer ulan burasi :)
Herhangi bir sokak arasinda Biberli ekmek yapan bir firina rastlayabilirsiniz. |
Satin almak istemistik ama tika basa yedik ve para odetmediler... |
Biberli ekmek |
Hatay mezeleri |
Ve eşim Nirvana'ya ulaşmiş durumda:) |
Her köşe başinda tarihi binalar |
Labirenti andiran sokaklarda yoruluncaya kadar dolastik. Aksam Harbiye Selalesine gidip iki tek atmak nefis olacakti. Motoru almadan şehir merkezinden harbiye dolmuşlarina bindik ve 30 dk sonra oradaydik. Dolaşirken bir restaurant'in onunde 'Berkin Elvan' pankartinin asili olduğunu görunce hemen daldik iceriye.
Lanet olasi Fedareller :) |
Gaziantep deyince beynimin her köşesinde yalnizca 'Yemek" kelimesi yankilaniyor. Şoyle yerel lezzetleri hizlica harmanlayip birkac yer görecegiz ve gece Urfa'da olacağiz.
Gaziantep'te ki dostlarimiz Mustafa ve Evrim |
Yoldan Gaziantep'te ki dostlarimiz Mustafa ile Evrim'i ariyoruz. Ve Dürümcü Recep Usta'ya doğru koşuyoruz :)
Meshur Nohut Dürüm ve Ciğer Kavurmasi |
Tel: (0342) 215 1568
Adres: İncirlipınar Mh. 1 Nolu Cadde, No: 9, Şehitkamil, Gaziantep, Türkiye
Dostlarla sohbet yemek derken hizlandirilmis bir Antep turuna çikiyoruz.
** XVIII. yüzyılın ilk çeyreğinde darendeli Hüseyin Paşa tarafından yaptırılan Zincirli Bedesten, halk arasında “ Kara Basamak Bedesteni” olarak bilinir uzun yıllar kasaplara ev sahipliği yaptığı için et hali olarak da adlandırılan tarihi yapı vakıflar bölge müdürlüğünün yaptırdığı restorasyon çalışmaları sonrasında genişlikleri 10- arasında değişen 73 dükkan ile ticari faliyette bulunmak isteyen özellikle baharatcı ve turistik eşya satıcılarına otantik bir ortam sunmaktadır. Bedestenin beş kapısı bulunmaktadır.Güney kapısındaki dört mısralık kitabenin yazarı kusiri’dir. Biri kuzeyden güneye,diğeri doğudan batıya uzanan ve birbiri ile kesişen iki bölümden meydana gelmektedir. Üstü kapalı ve tek katlı bir yapıdır.Daha sonraları üzerine bir kat daha yapılarak Adliye binası olarak kullanılmışsa da 1957 yılındaki yangında bu bölüm tamamen yok olmuştur.
El işçiliğinin mükemmel ve en ekonomik halini burada görmeniz mümkün. Mutlaka uğramalisiniz fakat motor çantalari bunun için yeterli değil. Hele ki eşiniz yaninizdaysa :)
Olmazsa olmaz baklavamizi da yiyerek dostlarimizla vedalasiyoruz.
Tarihi Ipek Yolu muhteşem bir komfor sağliyor ve gazi açtikça açıyoruz. Aksam karanliği çökmek uzere ve benzin ışığımız yandi. 40 km neredeyse benzinlik bakiniyoruz ama yok. Motorumuz Allahtan Urfa girişine kadar getiriyor bizi ve adını ilk kez duyduğum bir istasyondan benzin aliyoruz.
Urfa merkeze biraz ilerleyince şaşkinliğimizi gizleyemiyoruz. Çok sistemli ve düzenli şehir. Tabela yönlendirmeleri müthiş. Hiç karıştırmadan Balikli Göl'e varıyoruz.
** İbrahim Peygamber, devrin zalim hükümdarı Nemrut ve halkının taptığı putlarla mücadele etmeye, tek tanrı fikrini savunmaya başlayınca, Nemrut tarafından bugünkü urfa kalesinin bulunduğu tepeden ateşe atılır. Bu sırada Allah tarafından ateşe "Ey ateş, İbrahim'e karşı serin ve selamet ol"' emri verilir. Bu emir üzerine, ateş suya odunlar da balığa dönüşür. İbrahim bir gül bahçesinin içersine sağ olarak düşer. İbrahim'in düştüğü yer Halil-ür Rahman gölüdür. Rivayete göre Nemrut'un kızı Zeliha da İbrahim'e inandığından kendisini onun peşinden ateşe atar. Zeliha'nın düştüğü yerde de Aynzeliha Gölü oluşmuştur.
Balikli göle girdiğiniz anda sizi çocuklar karşiliyor. Küçük bir ucret karsiligi size rehberlik ediyor. Tabi abartilmis efsaneleri onlarin ağzindan dinlemek bir başka :)
Küçük bir tur atip Booking'den baktigimiz otele gidiyoruz. Otel Muhtesem ve biraz pazarlikla kisi basi 60 TL ye oda kahvalti kaliyoruz. Daha da güzeli motorumuzu kullanmadiklari kapali bir odaya aliyorlar :) Bir gün önce bir italyan motorcu çiftin burada kaldiğini söylüyorlar. Kimbilir belki de bir yerlerde karşilaşiriz...
Manici Otel http://www.maniciurfa.com/ |
Ikiler Ciğercisi |
Bir Köy Meydani düşünün. Ve meydan da heryer ciğerci olsun. Kaotik ve mistik. Doğunun bu hali bizi cezbediyor.
Ciğer nefis ve doyurucu. Fiyatlar iyi. Bol döküm 2 ciger 4 ayran 18 TL
Ardindan kisa bir şehir turu. Şunu belirtmeliyim ki üzerinizde ki bakislara aldiris etmediğiniz taktirde son derece keyif alabilirsiniz.
Dondurmaci Zeki Usta'da Şıllık Tatlısını mutlaka yemelisiniz. SARAYÖNÜ CAD. NO:42 / B MERKEZ / ŞANLIURFA
Telefon numarası : (0414) 215 22 13
|
Otelimize dönüp iyi bir uyku çekiyoruz. Sabah teker Mardine dönecek çünkü...
Ve sabah güzel bir kahvalti sonrasi ışığın kaynağına doğru gazı açıyoruz...
Viranşehir Kızıltepe arasinda bir tesiste duruyoruz. Gerçekten viran bir halde :( Suriyeli çocuklar var her yerde. Savaşin kirli yüzüne ilk kez bu kadar yakın tanik oluyoruz. Evleri 60 km ileride ama gidemiyorlar ve yoksulluk her yanda...
Evinden toprağindan kaçmak zorunda kalmiş Suriye'li bir çocuk. |
Eşim çocuklara kola ve çikolata aliyor. Nasil mutlular. Sonra benzinci yine o motorcu Italyan çiften bahsediyor. Onlar da burada mola vermişler.
Yola devam ediyoruz. Kiziltepe'den Mardin'e dönüyoruz. Ve nihayet geldik...
Önce merkez de çay bahcesinde biraz dinlenip booking'den otellere bakiyoruz. Ve sonra, bir otelci olarak hayran kaldiğimiz Izala Boutiq Otel'i buluyoruz. izalahotel.com
Adres: Medrese Mah. 1.Cad. No: 156 Eski Ptt Binası Yanı / MARDİN
Telefon: +90 (482) 212 74 74
Faks: +90 (482) 213 38 38
Faks: +90 (482) 213 38 38
Ön Büro Müdürü Engin Bey Turizm'ci olduğumuzu ögrenince iyi bir indirim yapiyor. Normalde pahali bir otel fakat standartlari dusunuldugunde gercekten bu parayi hakadecek bir otel. 2 kisi oda kahvalti 200 TL gibi bir fiyatla bizi en iyi odasinda misafir ediyorlar.
Biraz dinlendikten sonra kendimizi sokaklara atiyoruz. Süryani Şaraplarinin tadimini yapiyoruz. Şahmaran'in hikayesini dinliyor. Bilmedigimiz binlerce yillik ara sokaklarda kayboluyor, telkari ustalariyla sohbet ediyor ve kendimizi bir peri masalinin orta yerinde buluyoruz. |
Suryani Şarabini mutlaka tadin... |
Hint Kinasi ile dövme yaptirabilirsiniz. |
Bu arada ilk başlarda bize sevimli gelen küçuk rehber çocuklarin sonrasinda bize nasil illalah dedirttigini anlatayim. Once Cemil Ipekçinin Mardin Fikrasini anlatayim mi size diye yaklasiyor keratalar :) Bizde gayri ihyari anlat dedik. Basladi anlatmaya ve bitirip bizden 20 lira istedi. Oha bu ne lan noluyor derken çocuk ayrilmiyor peşimizden. Biz nereye o oraya. Otele kadar geldi vallahi. Bu arada 5 lira yi kabul etmiyor sıpa ;)
Gün batımı otelin terasindan manzara muhteşemdi. Otel Muduru Engin Bey Süryani şarabi ikram etti.
Aksam yemeği icin yerel lezzetleri tadacagimiz bir yer arastirdik. Karşimiza neredeyse tek isim çikiyordu Cercis Murat Konaği. Fakat seçim dolayisiyla kapaliydi. Dolaşirken ışıklandirmasiyla dikkatimizi çeken bir yer görduk.
Bağdadi Ortadoğu Restaurant'i
|
Tamamen tesadüf eseri Bağdadi Restaurant'a gelmiştik ve tarzı dekorasyonu bizi büyülemişti.
Yemekler, mezeler ve ambiyans muhteşemdi.
Mezopotamya tabagini mutlaka isteyiniz. |
Uzun zamandir yediğimiz en farkli ve en lezzetli yemeklerdi. 35'lik raki dahil 138 TL fiyat ödedik ki bu fiyata Antalya'da bu kalite de bir mekanda bulmaniz imkansiz.
Güzel bir gecenin ardindan otelimize dönüp müthiş bir uyku çektik. Sabah leziz Mardin kahvaltisindan sonra yaklasik 65 km uzaklikta ki Midyat'a doğru yola düştük...
Hayalimizde ki Midyat kücük, köklü tarihi yapilarin bulunduğu Mardin'in küçük haliydi.
Kocaman çölün ortasina kurulmuş tuhaf bir coğrafya. Hiç bir yeri andirmiyor. Bir çok milletin ve farkli dinlerin etkisinden olsa gerek diye düşüyorum.
Ilçeye girdiğiniz anda sizi TOKI tadinda binalar karşiliyor. Yaklaşik 3-4 km sonra kaotik bir meydan ve işte Midyat. Bir yerde oturup neler yapilir araştiralim diyoruz ama ne mümkün.
Kocaman çölün ortasina kurulmuş tuhaf bir coğrafya. Hiç bir yeri andirmiyor. Bir çok milletin ve farkli dinlerin etkisinden olsa gerek diye düşüyoruz ve internetten Gelüşke Hanı'ni görüp gidiyoruz. Eski tarihi bir han fakat içeriye girdigimiz anda kulağimizi tirmalayan yabanci pop müzikle karşilaşyoruz. Nasil rahatsiz edici. Halbuki kendi müzik kültürlerini bu muhtesem yapiyla birleştirebilseler nasil hoş bir yere dönüşebilirdi... Bir seyler yiyelim deyip siparisleri veriyoruz ama nafile. Hem berbat hem de içersinden kıl çikiyor ve apar topar uzaklaşiyoruz.
* Gelüşke Hanı'na uğramanizi tavsiye etmiyoruz.
Gelüşke Hanı |
Merkezde ki Süryani Klisesine gidiyoruz. Rahip son derece cana yakin ve bize kahve ikram edip Kliseyi gezdiriyor.
Süryani Klisesi Rahibi |
Klise de kendi dillerinde eğitim gören Süryani Çocuklar. |
Rahibin tavsiyesi ile Suryani telkari ustalarinin yanina gidiyoruz.
Sümer Telkari |
Telkari icin kesinlikle Sümer Telkariyi tavsiye ederiz. Esnaflik, ilgi alaka, fiyat ve güleryüzleri görülesi. Yemek Gelüske haninda acç kaldigimiz icin kendilerinden tarif istiyoruz. Bizi Polis Karakolu'nun tam karşisinda bir esnaf lokantasina gönderiyorlar.
Kesinlikle tavsiye ederim. Fiyat ve lezzet süper. Özellikle haşlamayi denemelisiniz.
Alışveriş yemek ve kısa bir geziden sonra yaklaşik 25 km uzakliktaki Mor Gabriel Manastirina doğru yola çikiyoruz.
**Mor Gabriel (Deyrulumur) Manastırı, dünyanın ayakta duran en eski Süryani Ortodoks manastırıdır. Mardin ilinin Midyat ilçesine bağlı Güngören köyü sınırları içerisinde,[1] Süryanilerin anayurdu olarak bilinen Turabdin platosunda bulunmaktadır.
Manastır idaresinin, komşu köylerin sınırları içerisindeki 100 hektarlık ormanlık alanı işgal ettiği iddiasıyla açılan dava Ağustos 2008'den beri devam etmektedir.[1]
Mor Gabriel Manastirindan sonraki durağimiz Hasankeyf... Bizim gectiğimiz zaman bazi alanlara girişler yasaklanmişti. O yuzden şöyle bir merkezi dolasip karsisinda çay keyfi yapmayi tercih ettik. Tam çikmak üzereyklen Italyan motorcu çiftle karsilastik. Neredeyse hic Ingilizce bilmedikleri icin çok fazla konusamadik.
Yolculuğumuzu Batman üzerinden Diyarbakirbakir olarak planladik. Karanlik olmadan o yolu gecmeliydik.Batman Opet'te benzin aldik fakat tahliye borusundan habire benzin geliyordu. Benzini fazla koydular yada Tahliye pompasi takili kaldi diye dusundum. Motoru calisir vaziyette bekletiyorum, salliyorum depoya vuruyorum ama nafile... Hava kararmak uzere ve güzergahimiz nispeten riskli.
Sağolsun Batman merkezde ki Opet calisanlari inanilmaz yardimci oldular ve Batman'in en iyi motor ustasini arabayla alip geldiler. Fazla benzin olduğu anlaşildi. Kerata ustayi gorunce düzeldi :)
Bismil uzerinden gece Diyarbakir'a varmistik. Ama yolda inailmaz bir sinek vardi. Kucucuk sinekler kasktan bile giriyordu. Indigimizde dizler kasklar motorun cantalari ve ruzgarlik simsiyahti :)
Daha önce bir kere gelmiştim Diyarbakir'a ve ön sezilerimi kullanarak Cigerci Ibo'yu buluyorum.
Ama trafikte yemediğimiz makas, taciz kalmiyor. Resmen pencere caminin disina sarkıp burnunun dibinde guluyor adam. En son dayanamayıp kırmizı ışıkta yakaladığim bir araçla birbirimize giriyorduk. Bir anda 8- 10 kişi etrafimiza doluşup saldiracaklardi ki yeşil ışık yandi ve biz gazladik. Seyehatimizin en berbat zamanını Diyarbakir'da yaşadik desem yalan olmaz. Insaniyla, coğrafyasiyla yardimseverlikten ve güzellikten başka bir şey görmediğimiz Guneydoğu değildi sanki burasi. Sert, kaba ve öfkeli koca bir insanlar topluluğu sanki...
Sabah kahvaltimizi yapip 10.00 gibi yola düşuyoruz. Hava berbat dercede sıcak...
Bir iki mola veriyoruz.
Ve Adana'ya dostlarimizin yanina atıyoruz kendimizi... Üstümüz başımız leş. Sicak bizi perişan bir hale getiriyor. Ezgi bizi eve almaz şimdi diyoruz kendi kendimize ama sıcak bir karşilama bekliyor bizi:)))
Önce duş sonra buz gibi biralar bekliyor bizi :)
Akşam yine kabapçiya tabi...
Canim Adana'nin Kebapçilari. Hem nefis hem ucuz. Sanki 24 saat et yiyor insanlar.
Bu sefer Dede Kebap'tayiz. Önden kremali mantarli makarna yaninda nar ekşili mantar geliyor. Tek kelimeyle enfes...
Gece Adana sokaklarinda turluyoruz. Göl kenarinda birşeyler içiyoruz derken vakit su gibi akiyor.
Sabah yolculuk vakti...
Konya üzerinden dönmeye karar veriyoruz. Yaklasik 680 km yol katedeceğiz. Ve yolun büyük bölümü sıkıcı... Artık evimizi özlemenin verdiği rehavet çöküyor üzerimize.
Konya Ereğli'ye 3 km kala motor stop ediyor ve göstergeler yanmiyor, mars basmiyor. Kesin akü! Motoru ittirerek 500 mt ileride ki istasyona cekip usta nereden bulabileceğimizi soruyoruz. Sağolsunlar yardım icin seferber oluyor herkes ve çekici çağirip tamirciye gidiyoruz.
Ve sorun akü! Hemen geçici bir akü takiyor usta. Teşekkur edip düşüyoruz yine yollara. Konya'da kısa bir molanin ardindan akşama doğru kendimizi sitenin bahçesindeki çimlere atıyoruz...
Evimize ulaşmanın mutlulugu, farkli coğrafyalari aşmanın hazziyla karısip gidiyor...
BMW F 650 DAKAR 2005
2523 KM
MERSIN ADANA HATAY GAZIANTEP SANLIURFA MARDIN DIYARBAKIR
AĞUSTOS 2014